Bu özel konser, Türk müziğinin derinliklerine inmek ve iki büyük ustanın mirasını kutlamak için gerçekleştirildi. 12. yüzyıldan kalma St. Mary's Church Islington'da gerçekleşen konserde dinleyiciler iki efsanevi bestecinin eserleriyle Türk müziğinin duygusal zenginliğini keşfeden bir yolculuğa çıktılar. Konserin icrasında Ud ve Vokalde Baha Yetkin, Kanunda Serdar Yılmaz, Kemanda Mehmet Yaren, Perküsyonda Muammer Sağlam, ve Alexandros Koustas, gibi yetenekli müzisyenler sahne aldı. Her bir sanatçının zarif ve tutkulu icrası, eserlere derinlik katarak, izleyicilerin müziğin duygusal evrenine tamamen dalmalarını sağladı.
Sadettin Kaynak, Türk müziği dünyasında “Leyla Bir Özge Candır” gibi başyapıtlarıyla tanınan, duygusal derinliği ve zarafetiyle öne çıkan bir besteci olarak, uzun yıllar Türk müziğine yön vermiştir. Konserde, Kaynak’ın en bilinen eserlerinden “Leyla Acep Neden”, “Nereden Sevdim O Zalim Kadını” ve “Söyleyin Nerede O Göz Nuru” gibi melodiler, izleyicilere onun eşsiz müzikal dünyasını yeniden keşfetme fırsatı sundu.
Selahattin Pınar ise aşk, özlem ve hüzünle bezeli eserleriyle Türk müziğinde önemli bir yer tutmaktadır. Konserde “Bir Bahar Akşamı”, “Gecenin Matemini”, “Kalbim Yine Üzgün” gibi duygusal parçalar seslendirildi. Özellikle “Nereden Sevdim O Zalim Kadını” ve “Kara Sevda Gibi Ruhumda” gibi eserler, Pınar’ın müziğinde aşkın acı ve güzelliklerini zarif bir şekilde yansıtmasıyla dinleyicileri derinden etkiledi.
Konserde en çok ilgi gören eserlerden biri Selahattin Pınar’ın “Sorma Bana Nafile” adlı parçasıydı. Pınar’ın, sevdanın acılarını yansıttığı bu parça, kemençe ve ud arasındaki uyumla dinleyicilerin ruhuna dokundu. Bir diğer unutulmaz an ise Sadettin Kaynak’ın “Menekşelendi Sular” eseriyle yaşandı. Eserin zarif melodileri, kanun ve kemençenin katkısıyla dinleyicilere büyüleyici bir atmosfer sundu.
Gecenin finali ise, her iki bestecinin melodik zenginliğini kutlayan bir parça olan “Çile Bülbülüm” ile yapıldı. Perküsyonun ritmik yapısı, kemençenin duygusal tonu ve udun zarif dokunuşları bu parçayı unutulmaz kıldı.
Sadettin Kaynak ve Selahattin Pınar Konseri, Türk müziğinin derinliklerine inmek ve bu büyük ustaların müziğiyle zamanın ötesine yolculuk yapmak isteyen herkes için unutulmaz bir deneyim sundu. Gecenin sonunda, katılımcılar, bu değerli müzikal mirasa saygı duruşunda bulunarak, etkinlikten derin bir mutlulukla ayrıldılar.
Baha Yetkin, Türk ud sanatçısı ve bestekar, dünya çapında tanınan bir isimdir. İstanbul ve Orta Doğu müziğini kendi özgün tarzıyla yorumlaması, Mustafa Keser ve Petros Klampanis gibi ünlü sanatçılarla işbirliklerine imkan tanımıştır. İspanya'da flamenko çalmak ve Royal Albert Hall'de solo bir resital vermek için ilk kez davet edilen Yetkin'in müzikal serüveni, dünya genelindeki prestijli mekanlarda, çeşitli festivallerdeki performanslarında, albüm ve kitap projeleriyle sürmektedir.
Dr. Serdar Yılmaz, fizikçi ve virtüöz kanun sanatçısıdır. Hem vokal hem de enstrümantal alanda sağlam bir müzik eğitimi almış olan Dr. Yılmaz, Mersin Üniversitesi'nde doçent olarak görev yapmaktadır. Kanun'un karmaşıklıkları üzerine yaptığı çalışmalar ve Müzik Fiziği'ne olan ilgisi, Osmanlı ve çağdaş Türk müziğini bir araya getirmesini sağlamaktadır. Dr. Yılmaz, sanatçılarla yaptığı işbirlikleri, çeşitli performansları ve geleneksel Türk müziğine katkıları ile geniş bir izleyici kitlesine seslenmektedir.
Alexandros Koustas, Academy of St Martin in the Fields üyesi ve English National Ballet Philharmonic'in baş viyolonselistidir. Royal Academy of Music'den aldığı viyola ve keman eğitimi sonrasında Türk Makamı'nı keşfetmeye yönelmiş ve son on yılda özellikle Klasik Kemençe'ye odaklanmıştır. Akram Khan Giselle'nin Londra ve uluslararası turlarındaki etkileyici performansları, Koustas'ın sahne sanatındaki üstün yeteneklerini göstermektedir.
Muammer Sağlam, Trabzon'da doğup ve erken yaşta Londra'ya taşınmış ünlü bir Türk perküsyoncusudur. O zamandan beri Birleşik Krallık genelinde birçok müzisyenle sahne almış ve hem BBC hem de ITV ile kültürel belgesellerde yer almıştır. Cajón, çalgılar ve ziller gibi dünya perküsyonlarını, darbuka, çerçeve davul ve req gibi Orta Doğu perküsyonlarıyla birlikte çalmaktadır.
Yunus Emre Enstitüsü Londra, kültürel alışverişi ve anlayışı teşvik misyonunu sürdürürken, etkinlik, coğrafi sınırları aşan bir platform oluşturarak çeşitli topluluklar arasında bağlantılar kurdu ve diyalogları teşvik etti.
Daha fazla bilgi için, yaklaşan etkinlikler ve girişimlerle ilgili yeelondon.org.uk sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Yunus Emre Enstitüsü; Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak; bununla ilgili bilgi ve belgeleri dünyanın istifadesine sunmak; Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurt dışında hizmet vermek; Türkiye’nin diğer ülkeler ile kültürel alışverişini arttırıp dostluğunu geliştirmek amacıyla kurulmuştur. 2009 yılında faaliyetlerine başlayan Yunus Emre Enstitüsünün 67 ülkede 90 kültür merkezi bulunmakta olup 2010 yılında da Londra’daki merkezini açmıştır.