Avrupa Radyo, hayatın her rengini barındıran radyo

Prof Hatipoğlu Bölgesel Savaşlar Gölgesinde Türkiye’yi Bekleyen Tehditler'i Londra'da anlattı

Haberler

Türkiye Aydın Adnan Menderes Üniversitesi öğretim üyesi ve Aydınlık yazarlarından Prof.Dr. Atakan Hatipoğlu Londra’daydı.

AVRUPA AJANSI (AVA) İNGİLTERE-Prof. Hatipoğlu’nun, Anadolu Kültür Merkezi tarafından düzenlenen “Bölgesel Savaşlar Gölgesinde Türkiye’yi Bekleyen Tehditler ve Çözüm” başlıklı konferanstaki konuşması büyük bir ilgiyle izlendi. Zengin bir akademik ders niteliğindeki konuşmasında Sayın Hatipoğlu “dünya içinde Türkiye’yi oturtmak, nerden geliyoruz, nereye gidiyoruz ve bizi bekleyen projeksiyonlar nedir sorusuna cevap arayacağız” diyerek sözlerine başladı. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu sorunları açıklamak için tarihten örnekler veren Prof. Hatipoğlu, “Osmanlı aydınlarının, Osmanlı’nın gerileme sorununu teorik bir çerçeveye oturtamadıklarını; dindar olanların dini değerleri öne çıkardıklarını, Namık Kemal gibi önemli aydınların sorunu parlamento açmaya indirgediklerini, daha modern olanların ise ‘batıda ne varsa olduğu gibi alalım’ söylemini ortaya koyduklarını, ancak bütün bunların Osmanlı’nın 19. Yüzyıl boyunca patinaj etmesini engelleyemediğini,” belirtti.

Prof. Dr. Atakan Hatipoğlu’nun konuşmasında öne çıkan vurgular şöyle özetlenebilir: 


“Biz, Kemalistlerle birlikte az gelişmişliğin bir ekonomi-politik mesele olduğunu, sermaye açığı meselesi olduğunu, bunu da ancak tam bağımsızlıkla, ancak kamu öncülüğünde planlı karma bir ekonomiyle, yatırımla kapatabileceğimizi öğrendik, anladık. 


“Bu teori de çok geç geldiği için, Kemalistler de o doğru teorik çerçeveyi oturtacak zamanı bulamadığı için, bizzat o Kemalistlerin önderliğinde, onların partisinin iktidarında yine çark edip kendimizi batı sisteminin kollarına attık. 


“Günümüzde de, özellikle kendisine sosyal-demokrat diyen aydınların bir teori eksikliği yüzünden sürekli bilgi toplayan, koleksiyoncu olduklarını görüyoruz. Şu an bunların anlamadıkları şu: Türkiye batı sistemi içinde örgütlendiğinde sistem de Türkiye içinde örgütlendi! Hem devlet hem de toplum içinde örgütlendi. Sendikalar içinde, istihbarat, aydınlar ve gazeteler içinde örgütlendi. Türkiye’nin güvenlik kavramı da sistemin güvenlik kavramına entegre edildi. Sistem içinde büyüyeceğimize, gelişeceğimize inandık.


“Bunun sonucunda Türkiye 1945’ten itibaren, yatağını arayan bir nehire dönüştü. Hali hazırda bir noktaya doğru gelmeye başladı: Sistemin yaşaması, Sovyetlerin yıkılmasından sonra bir Kürt devleti projesini, dolayısıyla bizim ulus-devlet olarak ortadan kalkmamızı gerektiriyor. Artık Türkiye’yi kim yönetirse yönetsin şu soruya cevap vermek zorundadır: Küçültme ile sonuçlanacak, sistemin güvenliğini sağlayacak projeye var mısın yok musun?’


“Sistemden gelen dayatma, ekonomik sorunlar, ahlaki çözülme toplumda büyük bir gerilime yol açmış durumda. Toplum da bir çözüm arıyor. Bu gerilimin ve geçmişten aldığımız mirasın bizi sisteme teslim olmayacak, sisteme meydan okuyacak bir geleceğe doğru götürdüğünü görüyoruz. Olgulara bakarsak, Türkiye yatağını bulacaktır. Bu gerilim teslimiyete doğru değil, tam bağımsızlığa doğru çözülecektir. Bütün bu gerilimden, büyük sorunlardan yıkım çıkmaz, ancak devrim çıkar! Gören, örgütlü bir öncünün varlığı ise tayin edici olacaktır. 
“O karanlığın içinde doğacak olan şafağı görüyoruz!”


Prof. Dr. Atakan Hatipoğlu, konuşmasına dinleyicilerden gelen sorularla devam etti ve etkinlik sonunda son kitabı ‘Türklerin Uygarlık Serüveni’ni okuyucuları için imzaladı. 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.